Iktisadi Düşünceler Tarihi Pdf

İktisadi Düşünceler Tarihi

İktisadi düşünceler tarihi, iktisat biliminin gelişimini ve iktisadi düşüncenin tarihsel evrimini inceleyen bir bilim dalıdır. İktisadi düşüncenin gelişimi, toplumların ekonomik ve sosyal yapısındaki değişimler, siyasi ve ideolojik gelişmeler ile yakından ilişkilidir.

İktisadi düşünceler tarihi, genellikle aşağıdaki dönemlere ayrılarak incelenir:

  • Erken dönem iktisadi düşünceleri (MÖ 500-MS 1700): Bu dönemde, iktisat daha çok bir felsefe dalı olarak ele alınmıştır. Bu dönemdeki düşünürlerin başlıca ilgi alanları, mülkiyet, zenginlik ve refahın kaynağı gibi konular olmuştur.
  • Klasik iktisat (1700-1870): Bu dönemde, iktisat bilimi, bir bilim dalı olarak gelişmeye başlamıştır. Klasik iktisatçılar, iktisadi olayların nedenlerini ve sonuçlarını açıklamaya çalışmışlardır. Bu dönemdeki başlıca iktisatçılar, Adam Smith, David Ricardo, John Stuart Mill ve Thomas Malthus’tur.
  • Marjinal devrim (1870-1914): Bu dönemde, iktisadi düşüncede önemli bir değişim yaşanmıştır. Marjinal iktisatçılar, iktisadi olayların bireysel tercihler ve marjinal fayda gibi kavramlar çerçevesinde açıklamaya çalışmışlardır. Bu dönemdeki başlıca iktisatçılar, Alfred Marshall, Leon Walras ve Vilfredo Pareto’dur.
  • Neoklasik iktisat (1914-1930): Bu dönemde, marjinal iktisat düşüncesi geliştirilerek neoklasik iktisat anlayışı ortaya çıkmıştır. Neoklasik iktisatçılara göre, piyasalar, kendiliğinden ve etkin bir şekilde dengeye ulaşırlar. Bu dönemdeki başlıca iktisatçılar, John Maynard Keynes, Milton Friedman ve Paul Samuelson’dur.
  • Kurumsal iktisat (1930-günümüz): Bu dönemde, iktisadi düşüncenin odak noktası, piyasaların etkinliği olmaktan çıkıp, kurumsal yapının önemi olmuştur. Kurumsal iktisatçılar, piyasaların etkin olmadığını, iktisadi olayların, kurumların ve düzenlemelerin etkisi altında şekillendiğini savunurlar. Bu dönemdeki başlıca iktisatçılar, Thorstein Veblen, John R. Commons ve Joseph Schumpeter’dir.

Erken Dönem İktisadi Düşünceleri

Erken dönem iktisadi düşüncelerinin temelini, Yunan ve Roma filozoflarının çalışmaları oluşturmuştur. Bu filozoflar, mülkiyet, zenginlik ve refahın kaynağı gibi konular üzerinde düşünmüşlerdir.

Yunan filozoflarından Platon, mülkiyetin özel mülkiyet veya devlet mülkiyeti şeklinde olabileceğini savunmuştur. Platon’a göre, özel mülkiyet, bireysel özgürlüğün bir gereğidir. Ancak, özel mülkiyet, toplumsal eşitsizliğe de yol açabilmektedir. Bu nedenle, Platon, devlet mülkiyetinin de gerekli olduğunu savunmuştur.

Aristoteles, mülkiyetin doğal bir hak olduğunu savunmuştur. Aristoteles’e göre, mülkiyet, insanın ihtiyaçlarını karşılamak için gereklidir. Ancak, mülkiyet, aşırıya kaçmamalıdır. Aksi takdirde, toplumsal adaletsizliklere yol açabilir.

Roma filozoflarından Cicero, mülkiyetin devlet tarafından korunması gerektiğini savunmuştur. Cicero’ya göre, mülkiyet, bireysel özgürlüğün ve refahın bir gereğidir.

Erken dönem iktisadi düşüncelerinin önemli bir temsilcisi olan St. Thomas Aquinas, mülkiyetin hem doğal bir hak hem de bir toplumsal görev olduğunu savunmuştur. Aquinas’a göre, mülkiyet, insanın ihtiyaçlarını karşılamak için gereklidir. Ancak, mülkiyet, toplumsal refahın da gözetilmesi suretiyle kullanılmalıdır.

Klasik İktisat

Klasik iktisat, 18. yüzyılda Adam Smith’in “Ulusların Zenginliği” adlı eserinin yayınlanmasıyla ortaya çıkmıştır. Klasik iktisatçılar, iktisadi olayların nedenlerini ve sonuçlarını açıklamaya çalışmışlardır. Klasik iktisat düşüncesinin temelini oluşturan kavramlar şunlardır:

  • Doğal düzen: Klasik iktisatçılar, piyasaların kendiliğinden ve etkin bir şekilde dengeye ulaştığını savunmuşlardır. Bu dengeye, “doğal düzen” adı verilmiştir.
  • Serbest piyasa: Klasik iktisatçılar, piyasaların serbest bırakılmasının, toplumsal

Yayımlandı

kategorisi