Manevi Tazminat Zenginleşme Aracı Olamaz
Manevi tazminat, bir kişinin kişilik haklarına yapılan saldırı nedeniyle uğradığı manevi zararın karşılanması amacıyla ödenen bir tazminat türüdür. Manevi tazminat, maddi tazminat gibi bir malvarlığı kaybının karşılanması amacıyla değil, kişinin manevi huzurunun ve mutluluğunun yeniden tesis edilmesi amacıyla ödenir.
Manevi tazminat, Türk hukukunda Borçlar Kanunu’nun 47. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, “Kişilik haklarına yapılan saldırılar hukuka aykırıdır ve tazminat gerektirir. Manevi tazminat, bir kimsenin kişilik değerlerine yapılan saldırı sonucunda uğradığı manevi zararların giderilmesi için hakim tarafından takdir edilen bir miktar paradır.”
Manevi tazminatın temel amacı, kişinin uğradığı manevi zararın bir nebze de olsa giderilmesidir. Bu nedenle manevi tazminat, bir zenginleşme aracı olarak görülmemelidir. Manevi tazminat, kişinin uğradığı zararın karşılanması amacıyla ödenir ve bu zararın karşılanması, kişinin maddi bir kazanç elde etmesi anlamına gelmez.
Manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak görülmemesi, Türk hukukunda kabul edilen bir ilkedir. Bu ilkenin dayanağı, manevi tazminatın amacıdır. Manevi tazminat, kişinin uğradığı manevi zararın karşılanması amacıyla ödenir. Bu zararın karşılanması, kişinin maddi bir kazanç elde etmesi anlamına gelmez.
Manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak görülmemesi, Yargıtay kararlarında da açıkça ifade edilmiştir. Yargıtay, manevi tazminat kararlarında, manevi tazminatın amacının kişinin uğradığı manevi zararın karşılanması olduğunu ve bu zararın karşılanması, kişinin maddi bir kazanç elde etmesi anlamına gelmediğini belirtmiştir.
Manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak görülmemesi, bazı durumlarda tartışmalara neden olabilmektedir. Örneğin, bazı durumlarda manevi tazminat tutarları çok yüksek olabilmektedir. Bu durum, manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak görülmesine yol açabilmektedir. Ancak, Yargıtay kararlarında, manevi tazminat tutarlarının objektif ölçütlere göre belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle, manevi tazminat tutarları, kişinin uğradığı manevi zararın ağırlığına göre belirlenmelidir.
Manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak görülmemesi, hukuk düzeni açısından önemli bir ilkedir. Bu ilke, kişilerin kişilik haklarının korunmasını amaçlamaktadır. Manevi tazminat, kişinin uğradığı manevi zararın karşılanması amacıyla ödenir ve bu zararın karşılanması, kişinin maddi bir kazanç elde etmesi anlamına gelmemelidir.
Manevi Tazminatın Belirlenmesi
Manevi tazminat, hakim tarafından takdir edilen bir miktar paradır. Manevi tazminat tutarının belirlenmesinde, aşağıdaki unsurlar göz önünde bulundurulur:
- Kişilik hakkının ihlal edilmesi
- İhlal edilen kişilik hakkının niteliği
- İhlal edenin kusurunun ağırlığı
- Kişinin uğradığı manevi zararın ağırlığı
- Kişinin sosyal ve ekonomik durumu
Manevi tazminat tutarının belirlenmesi, hakimin takdirindedir. Ancak, hakimin takdiri, objektif ölçütlere göre yapılmalıdır. Hakim, manevi tazminat tutarını belirlerken, yukarıda belirtilen unsurları dikkate almalıdır.
Manevi Tazminatın Amaç ve Sonuçları
Manevi tazminatın temel amacı, kişinin uğradığı manevi zararın bir nebze de olsa giderilmesidir. Manevi tazminat, kişinin uğradığı manevi zararın telafi edilmesini sağlamasa da, kişinin manevi huzurunun ve mutluluğunun yeniden tesis edilmesine yardımcı olabilir.
Manevi tazminatın bir başka amacı da, kişilik haklarının korunmasıdır. Manevi tazminat, kişilik haklarının ihlal edilmesinin önlenmesine ve kişilik haklarının korunmasına yardımcı olur.
Manevi tazminatın sonuçları, aşağıdaki gibi sıralanabilir:
- Kişinin uğradığı manevi zararın bir nebze de olsa giderilmesi
- Kişinin manevi huzurunun ve mutluluğunun yeniden tesis edilmesi
- Kişilik haklarının korunması
- Hukuk düzeninin korunması
Sonuç
Manevi tazminat, Türk hukukunda kişilik haklarına yapılan saldırılar nedeniyle ödenen bir tazminat türüdür. Manevi tazminat, bir zenginleşme aracı olarak görülmemelidir. Manevi tazminat, kişinin uğradığı manevi zararın karşılanması amacıyla ödenir ve bu zararın karşılanması, kişinin maddi bir kazanç elde etmesi anlamına gelmez. Manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak görülmemesi, hukuk düzeni açısından önemli bir ilkedir.