Uzun Yargılama Tazminat Komisyonu
Giriş
Yargılama hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınmış temel haklardan biridir. Bu hak, bireylerin hukuki uyuşmazlıklarını yargı mercileri önünde makul sürede ve hakkaniyete uygun bir şekilde çözüme kavuşturmalarını sağlayan bir haktır.
Ancak, yargı sistemlerinin işleyişi ve çeşitli nedenlerle yargılama sürelerinin uzaması, bu hakkın ihlali anlamına gelebilir. Yargılama sürelerinin uzaması, bireylerin hukuki güvencesini zedelemekte, ekonomik ve sosyal kayıplara neden olmakta, psikolojik sorunlara yol açmakta ve adalete olan güveni sarsmaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), yargılama hakkının makul sürede sonuçlandırılmasını bir insan hakkı olarak güvence altına almıştır. AİHS’nin 6. maddesinin 1. fıkrası, “Herkes, medeni hak ve yükümlülükleri veya cezai sorumluluğu ile ilgili bir uyuşmazmanın karara bağlanmasında, makul bir süre içinde, tarafsız ve bağımsız bir yargıç önünde adil ve kamuya açık bir duruşma ile yargılanma hakkına sahiptir.” hükmünü içermektedir.
AİHS’nin bu hükmü, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından yorumlanmış ve yargılama sürelerinin uzamasının, yargılama hakkının ihlaline yol açabileceği kabul edilmiştir. AİHM, yargılama sürelerinin makul olup olmadığına karar verirken, uyuşmazlığın niteliği, uyuşmazlığın karmaşıklığı, tarafların davranışları ve yargılamanın yürütülmesindeki usul ve süreçleri dikkate almaktadır.
Türkiye’de Uzun Yargılama Süreleri
Türkiye’de yargılama süreleri, AİHM’in belirlediği makul süreleri aşmaktadır. Adalet Bakanlığı’nın 2022 yılı verilerine göre, ilk derece mahkemelerinde görülen davaların ortalama karara bağlanma süresi 2,5 yıl, bölge adliye mahkemelerinde görülen davaların ortalama karara bağlanma süresi 2 yıl ve Yargıtay’da görülen davaların ortalama karara bağlanma süresi 1,5 yıldır.
Yargılama sürelerinin uzamasının çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Bu nedenler arasında, yargı sisteminin iş yükünün fazla olması, yargı personelinin yetersizliği, idari ve teknik sorunlar, tarafların yargılamayı uzatma çabaları sayılabilir.
Uzun Yargılama Sürelerinin Sonuçları
Yargılama sürelerinin uzaması, bireylerin hukuki güvencesini zedelemekte, ekonomik ve sosyal kayıplara neden olmakta, psikolojik sorunlara yol açmakta ve adalete olan güveni sarsmaktadır.
Yargılama sürelerinin uzaması, bireylerin hukuki güvencesini zedelemektedir. Bireylerin, hukuki uyuşmazlıklarının makul sürede çözüme kavuşturulmasını beklemesi, hukuk devleti ilkesine olan güvenlerini azaltmaktadır.
Yargılama sürelerinin uzaması, ekonomik ve sosyal kayıplara neden olmaktadır. Bireylerin, hukuki uyuşmazlıklarının çözümü için uzun süre beklemesi, maddi ve manevi kayıplara yol açabilmektedir. Örneğin, iş hukuku alanında görülen davalarda, işçilerin uzun süre işsiz kalması, maddi kayıplara neden olmaktadır.
Yargılama sürelerinin uzaması, psikolojik sorunlara yol açmaktadır. Bireylerin, hukuki uyuşmazlıklarının çözümü için uzun süre beklemesi, stres, endişe, karamsarlık gibi psikolojik sorunlara neden olabilmektedir.
Yargılama sürelerinin uzaması, adalete olan güveni sarsmaktadır. Bireylerin, hukuki uyuşmazlıklarının makul sürede çözüme kavuşturulmaması, adalete olan güvenlerini azaltmaktadır.
Uzun Yargılama Tazminat Komisyonu
Uzun yargılama sürelerinin yarattığı mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla, Türkiye’de 19 Ocak 2013 tarihinde yürürlüğe giren 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun ile Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu kurulmuştur.
Komisyon, AİHM’e yapılan ve makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasıyla reddedilen başvurular ile AİHM’de görülen ve makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasıyla tazminata hükmedilen başvurular hakkında karar vermektedir.
Komisyon, başvuru sahibinin uğradığı maddi ve manevi zararları tazmin etmek üzere, başvuru sahibine ve varsa vekiline tazminat ödemektedir.
**Uzun Yargılama Tazminat Komisyonuna Başvuru